Bir senedir yazamamışız, bu demek ki gezememişiz, ama bir
nedeni var tabii ki. Milas’ta okul açma çabaları içindeyiz. Biraz bunaltıcı bir
kış geçirdik, hem inşaat, hem eğitim altyapısı hazırlıkları, artık bir kaçış
yapmak lazım ve Hamburg’taki dostlarımız Yıldız ve Ali Al’ı ziyarete gidiyoruz.

Istanbul/Hamburg yaklaşık 3 saat uçuş ve gökyüzü kapalı ama çok soğuk olmayan bir şehre
iniyoruz. Yıldız ve Ali bizi hava alanından almaya gelmişler ve sohbet hemen
başlıyor. Nerden dönüp dolaştıysa, konu Almanya’da yaşayan bir Türk’ün
Istanbul’da Alman usulü döner (hamburger
ekmeğinin içine döner ve salata çeşitleri koyarak bilhassa da lahana) satışı
için Beyoğlu’nda dükkan açıp başarısız olup tekrar Almanya’ya dönmesine
geliyor. Sen misin bunu diyen İlter ‘’Aa ne güzel olur salatalı döner’’ demez
mi?
Araba hemen yön değiştiriyor ve bu Türk arkadaşın (adını
hatırlayamadım) dükkanına gidip birer tane kocaman döner alıp Al’ların evine
geliyoruz, yanına da rakı açılıp bir güzel döner yiyoruz.

Olacak iş mi ama Yıldız akşam yemeği için o kadar
hazırlanmış (çorba, kalkan balığı, ) ben çorba haricinde birşey yiyemiyorum,
İlter bile az yiyebiliyor
J
Ev Hamburg’un az dışında Wedel’de
, sabah kalkıyoruz ve yine şahane bir kahvaltıdan sonra Hamburg’u gezmek
üzere yola çıkıyoruz.
Şehir Venedik ve Amsterdam’ın toplamından daha fazla kanal
ve köprüyü barındırıyormuş, gerçekten de heryer göl, denize uzanan kanallar.
İlk olarak eskiden antrepoların olduğu eski Hamburg ‘a bir
göz atıyoruz. O kadar güzel korunmuş ve effektif olarak (genelde turistik)
kullanılıyor ki insanın içi acıyor Türkiye’de yerle bir edilen tarihi binaları
düşünerek. Buradan çok uzak olmayan
yeni oluşturulan Hamburg’a geçiyoruz.
2008 yılında yapımına başlanıp 2016 yıında tamamlanması planlanan Hafencity
projesi, deniz doldurularak çok değişik
mimarilerle yapılan bir yeni kent gibi. İnsan bunca değişik yapının yanyana
olup bu kadar uyumlu olmasını hayranlıkla izliyor. En göze çarpan yapı ise ‘’ Elbphilharmonie’’
, Isviçreli mimarlar tarafından eski bir antreponun üzerine yapılan dev konser
salonu. Henüz bitmemiş ve tahminlerden çok daha fazlasına mal olduğu için
Hamburg Belediyesini de zora soktuğunu belirtti Ali Bey.
Her mimarın / mimarlık okuyanın ya da mimariye ilgisi olanın
şehrin bu projesini görmesi gerektiğine inanıyorum.

Bundan sonra başlıyor bizim yemek maratonumuz, ister inanın
ister inanmayın ama, o şahane kahvaltıdan sonra onca gezmek bizi acıktırıyor ve
göl kenarında oturup bira ile patates yiyoruz, (Ali arabaya park yeri ararken
J) ordan kalkıp, benim
bayıldığım Alman sosisini en güzel yapan büfede her birimiz birer kocaman sosis
yiyoruz. Gerçekten şahane giderseniz sakın yemeden dönmeyin.

O da yetmiyor, çok tokuz dememize kulak asılmadan, sadece
tadacaksınız diye bizi bir deniz ürünleri cennetine götürüyor Al’lar. Tatmak ne
kelime, beyaz şarap eşliğinde hapur hupur yiyoruz. Adı Hummer-Stand im
Hanse-Viertel olan büyük bir AVM. Koridorlarda tüm ülkelerin bayrakları var ama
fark ediyoruz ki bizim bayrağımız yok! İlettiğimizde hemen düzelteceklerini
söylüyorlar. Gerçekten de bir ay sonra Ali beyin gönderdiği fotoğraftan
anlıyoruz ki, düzeltmişler. Burası bizim Hamburg’a tekrar gelme kararı
aldığımız yer
JJ
Tüm bunların üstüne, evet yine eve gidip Yıldız'ın hazırladığı şahane akşam yemeğini de
afiyetle yiyoruz.

Ertesi gün dönüş günü, sabah Al’ların büyük oğulları gelin
hanım ve iki dünya tatlısı kızları kahvaltıda bizlere eşlik ediyorlar.
Misafirperverlik ve misafire verilen değer bizi çok duygulandırıyor ve mutlu
ediyor, nasıl da hoşsohbetler gençler çok hoşumuza gidiyor.

Ama vakit artık daralıyor, havaalanına gitmeden önce Al’lar
bizi o meşhur Hamburg limanına götürüyorlar, Hamburg’a gelip limanı görmemek
olmazdı gerçekten. Yine ağzımız açık dolaşıyoruz kilometrelerce liman alanında,
onlar nerde biz nerdeyiz diyor insan, 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülke
olarak daha acaba kaç fırın ekmek yememiz gerekiyor bu hale gelebilmek için ?
Yavaş yavaş ayrılma vakti, havalanına gidiş ve bize bu 2
şahane günü yaşatan Yıldız ve Ali’den teşekkürlerle, ayrılıyoruz. Bize bu
seyahat iyi geliyor, dönüş yolunda uçakta bir de bakıyoruz ki THY Porto’ya uçuş
başlatmış JJJ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder