21 Haziran 2015 Pazar

HAMBURG

Bir senedir yazamamışız, bu demek ki gezememişiz, ama bir nedeni var tabii ki. Milas’ta okul açma çabaları içindeyiz. Biraz bunaltıcı bir kış geçirdik, hem inşaat, hem eğitim altyapısı hazırlıkları, artık bir kaçış yapmak lazım ve Hamburg’taki dostlarımız Yıldız ve Ali Al’ı ziyarete gidiyoruz.

Istanbul/Hamburg yaklaşık 3 saat uçuş ve gökyüzü  kapalı ama çok soğuk olmayan bir şehre iniyoruz. Yıldız ve Ali bizi hava alanından almaya gelmişler ve sohbet hemen başlıyor. Nerden dönüp dolaştıysa, konu Almanya’da yaşayan bir Türk’ün Istanbul’da Alman  usulü döner (hamburger ekmeğinin içine döner ve salata çeşitleri koyarak bilhassa da lahana) satışı için Beyoğlu’nda dükkan açıp başarısız olup tekrar Almanya’ya dönmesine geliyor. Sen misin bunu diyen İlter ‘’Aa ne güzel olur salatalı döner’’ demez mi?

Araba hemen yön değiştiriyor ve bu Türk arkadaşın (adını hatırlayamadım) dükkanına gidip birer tane kocaman döner alıp Al’ların evine geliyoruz, yanına da rakı açılıp bir güzel döner  yiyoruz.
Olacak iş mi ama Yıldız akşam yemeği için o kadar hazırlanmış (çorba, kalkan balığı, ) ben çorba haricinde birşey yiyemiyorum, İlter bile az yiyebiliyor J



Ev Hamburg’un az dışında  Wedel’de  , sabah kalkıyoruz ve yine şahane bir kahvaltıdan sonra Hamburg’u gezmek üzere yola çıkıyoruz.
Şehir Venedik ve Amsterdam’ın toplamından daha fazla kanal ve köprüyü barındırıyormuş, gerçekten de heryer göl, denize uzanan kanallar.
İlk olarak eskiden antrepoların olduğu eski Hamburg ‘a bir göz atıyoruz. O kadar güzel korunmuş ve effektif olarak (genelde turistik) kullanılıyor ki insanın içi acıyor Türkiye’de yerle bir edilen tarihi binaları düşünerek.  Buradan çok uzak olmayan yeni  oluşturulan Hamburg’a geçiyoruz. 2008 yılında yapımına başlanıp 2016 yıında tamamlanması planlanan Hafencity projesi,  deniz doldurularak çok değişik mimarilerle yapılan bir yeni kent gibi. İnsan bunca değişik yapının yanyana olup bu kadar uyumlu olmasını hayranlıkla izliyor. En göze çarpan yapı ise ‘’ Elbphilharmonie’’ , Isviçreli mimarlar tarafından eski bir antreponun üzerine yapılan dev konser salonu. Henüz bitmemiş ve tahminlerden çok daha fazlasına mal olduğu için Hamburg Belediyesini de zora soktuğunu belirtti Ali Bey.
Her mimarın / mimarlık okuyanın ya da mimariye ilgisi olanın şehrin bu projesini görmesi gerektiğine inanıyorum.













Bundan sonra başlıyor bizim yemek maratonumuz, ister inanın ister inanmayın ama, o şahane kahvaltıdan sonra onca gezmek bizi acıktırıyor ve göl kenarında oturup bira ile patates yiyoruz, (Ali arabaya park yeri ararken J) ordan kalkıp, benim bayıldığım Alman sosisini en güzel yapan büfede her birimiz birer kocaman sosis yiyoruz. Gerçekten şahane giderseniz sakın yemeden dönmeyin.
O da yetmiyor, çok tokuz dememize kulak asılmadan, sadece tadacaksınız diye bizi bir deniz ürünleri cennetine götürüyor Al’lar. Tatmak ne kelime, beyaz şarap eşliğinde hapur hupur yiyoruz. Adı Hummer-Stand im Hanse-Viertel olan büyük bir AVM. Koridorlarda tüm ülkelerin bayrakları var ama fark ediyoruz ki bizim bayrağımız yok! İlettiğimizde hemen düzelteceklerini söylüyorlar. Gerçekten de bir ay sonra Ali beyin gönderdiği fotoğraftan anlıyoruz ki, düzeltmişler. Burası bizim Hamburg’a tekrar gelme kararı aldığımız yer JJ



Tüm bunların üstüne, evet yine eve gidip  Yıldız'ın hazırladığı şahane akşam yemeğini de afiyetle yiyoruz.
Ertesi gün dönüş günü, sabah Al’ların büyük oğulları gelin hanım ve iki dünya tatlısı kızları kahvaltıda bizlere eşlik ediyorlar. Misafirperverlik ve misafire verilen değer bizi çok duygulandırıyor ve mutlu ediyor, nasıl da hoşsohbetler gençler çok hoşumuza gidiyor.
Ama vakit artık daralıyor, havaalanına gitmeden önce Al’lar bizi o meşhur Hamburg limanına götürüyorlar, Hamburg’a gelip limanı görmemek olmazdı gerçekten. Yine ağzımız açık dolaşıyoruz kilometrelerce liman alanında, onlar nerde biz nerdeyiz diyor insan, 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak daha acaba kaç fırın ekmek yememiz gerekiyor bu hale gelebilmek için ?




Yavaş yavaş ayrılma vakti, havalanına gidiş ve bize bu 2 şahane günü yaşatan Yıldız ve Ali’den teşekkürlerle, ayrılıyoruz. Bize bu seyahat iyi geliyor, dönüş yolunda uçakta bir de bakıyoruz ki THY Porto’ya uçuş başlatmış JJJ



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder