26 Aralık 2011 Pazartesi

06.12.2012 SANTIAGO

06.12.2011

Sabah saat 06:00’da acele ile kahvaltımsı bir şeyler yapıp shuttle ile yine hava alanına gidiyoruz. Bu sefer LAN Airlines ile Santiago’ya yolculuk.
4,5 saat süren uçuşumuz And dağlarına kadar sorunsuz ve sakindi. İlter’in ödünün kopması ‘’And Dağlarını geçeceğimiz için herkesin yerlerine oturup kemerlerini bağlaması ‘’ anonsu ile zirve yaptı J
Gümrükte Türk olmanın dayanılmaz rahatlığını yaşıyoruz. Amerikalı, Kanadalı ve bazı Avrupalıların vize kuyruklarına girip aranmalarına küçümseyerek J bakıyor ve pasaportumuzu gören neşeli gümrük memuru kızın şarkı türküleri eşliğinde rahatça geçiyoruz. (İlk defa bu kadar rahat, bir ülkeye giriyorum, sevdim bunu)
Burada ve G.Amerika’da daha sonra da göreceğimiz gibi, ülkeye taze, kurutulmuş veya tohum olarak meyve sebze sokmak yasak, ve ciddi olarak cezai şartları var. Ülkedeki tarımın korunması, hastalık bulaşmaması vs için alınmış ve uygulanan önlemler.
İngilizcesi çok kıt ama sürekli gülerek konuşan bir şöför tarafından karşılanıp, otelimize götürülüyoruz.
Santiago And Dağları ile başka bir dağ silsilesinin arasında bir vadide kurulmuş. Bu yüzden de kuru bir havası var ve yerliler güneş çarpmasına dikkat etmemizi söylediler.
Saat 15:00 civarı olduğu içim otelin çevresi de olsa biraz gezelim diyoruz. Şehir merkezinde satranç turnuvası var halka açık, şahane müzik eşliğinde satranç oynuyorlar.
Başka bir köşede gitar eşliğinde yerli müziği duyuyoruz. Gerçekten de Inka’lardan kalma bir adam şarkı söyleyip, para toplamaya çalışıyor. Resmi burada, ah bir de sesini duybilseydiniz…
Şehir hoşumuza gidiyor, en azından gezdiğimiz yerler düzenli, güvenlik sorunu yok, herkes yardımcı olmaya çalışıyor. Tek sorunumuz döviz bozdurmakta oldu, çünkü bu işi bankalar yapmıyor. Bir hayli bir banka kuyruğunda bekledikten soran bizi kibarca ve yine güler yüzle yetkili change office’e yönlendirdiler.










Yarın yine yolculuk olacağı için otele dönüp, duşumuzu alıp, uyumaya çalışıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder