26 Aralık 2011 Pazartesi

Sabah 06:30’da uyanıyoruz ve sallanmadığımız için şükrediyoruz. Dün gece İlter 02:00’ye kadar uyuyamamış sallanmaktan, ben iyi ki erkenden sızmışımJ
Yine fiyordlara girmişiz, çok vahşi bir görünüm var dışarıda. Karaya yakın seyir bakımından Hisarönü Körfezi, kara üstündeki bitki bakımından Karadeniz, hava şartları bakımından ise nereye benzeteceğimi bilemiyorum. Çünkü en son baktığımda 9 bofor esiyordu, sinirlerim daha fazla bozulmasın diye bakamıyorum.
Bu hava şartlarında gemi AMELİA Buzulunun önünde Sumo güreşçisi gibi duruyor. Buyrun, fotoğraf çekin der gibi.. Yetmiyor, kaptan gemiyi olduğu yerde 360 derece döndürüyor, herkesin her açıdan buzulları görebilmesi için.
Buzulun rengi mavi, bu suyun temizliği ve içinde hapsolmuş hava moleküllerinden dolayı olduğu söyleniyor. Fiyordlarda seyre tüm gün ve tüm gece devam ediyoruz. Karaya bazen 50 mt (belki bize öyle geliyor) kadar yaklaşıyoruz. İnsan kendini nehir gemisinde gibi hissediyor.
Bu güzelim buzulun 12-15 yıl içinde yok olacağını öğreniyoruz maalesef..
19:00 itibarı ile Magellan Boğazına giriyoruz. Pasifik ve Atlantik Okyanularını birleştiren boğaz. Güney Amerika ana karası ile ‘’Tierre del Fuego’’yu ayıran boğaz.  ‘’Tierre del Fuego’’ = ‘’Ateş Toprakları’’. Ispanyollar ilk geldiklerinde yerliler ısınmak ve yemek pişirmek için sürekli ateş yakarlarmış, onun için bu adı koymuşlar. Boğaz 570 km uzunluğunda, en dar yeri 2 km.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder