28 Aralık 2011 Çarşamba

18.12.2011 Güney Atlantik

‘’30 farklı ülkeden, 12 ayrı dilde konuşan personelimizin uyumu ve mutluğu, dünyanın siyasi liderlerine örnek olsun. Belki onları da gemimizde 10 gün misafir etsek, birçok şeyi değiştirebilirdik.’’
Yukarıdaki güzel anlatım, tabii ki bana ait değil. Bu cümleleri turumuzun bitimine iki gün kala yapılan, ve çoğunluk  gemi personelinin katıldığı veda törenindeki sunucu söyledi.
Toplam 600 gemi çalışanından 400’ünü hiç göremediğimizi ama şimdi bunlardan bir kısmını daha göreceğimizi ekledi. Uluslar arası Denizcilik Hukukuna göre, Tanrı’nın gemilerdeki temilcisi olan ‘’Bey babanın’’ yani gemi kaptanının da sıradan bir çalışan olarak yer aldığı bu toplantı, katılan yaklaşık 500-600 yolcunun duygusal anlar katıldığı veda törenindeki sunucu söyledi.
Toplam 600 gemi çalışanından 400’ünü hiç göremediğimizi ama şimdi bunlardan bir kısmını daha göreceğimizi ekledi. Uluslar arası Denizcilik Hukukuna göre, Tanrı’nın gemilerdeki temilcisi olan ‘’Bey babanın’’ yani gemi kaptanının da sıradan bir çalışan olarak yer aldığı bu toplantı, katılan yaklaşık 500-600 yolcunun duygusal anlar yaşamasına neden oldu. Çünkü, makine dairesinde günlerce güneş görmeden çalışanlar, kamaranızdan her çıktığınızda orayı silip süpürenler, canları pahasına sizin bota binmenizi ve inmenizi sağlayanlardı onlar.
Tabii ki saygıyı da, toplantı sonunda hak ettikleri bahşişi de verdik. (kişi başı günlük 11.- USD)
Ama dikkat ettim, bu romantizmi ‘’ağlama’’ noktasına taşıyabilen ‘’tek romantik sosyalist’’ benim sevgili karımdı. ‘’ Yaşasın emekçilerin üretimden gelen gücü’’ diye bağırarak eylem koymadığına şükrediyorum.
Biraz da gemimizden bahsetmek istiyorum.  Madame Veendam,  ki ilk gördüğüm andan itibaren, aksi olabilen, güçlü ve gücünün farkında ve belli ki gençliğinde pek alımlıymış diye bileceğim bir kadına benzetmiştim, gemimizi, 20’li yaşlarını sürüyor. Yaklaşık 220 metre uzunluğunda, ve 14 katlı. Başta ve kıçta dörderden sekiz asansör var. Yaklaşık 600 seyirci alan bir gösteri merkezi var ve orada her akşam 2 kez tekrarlanan birer saatlik gösteriler yapılıyor.
Her akşam 4 ayrı barda, canlı müzik var. Ayrıca kaptan köşkünün hemen üzerinde yer alan ve adına ‘’Karganın Yuvası (Crow’s Nest)’’  denilen barda da DJ tarafından müzik yapılıyor. Anlatılana göre, eskiden kaptan köşkünün üzerinde karga beslerlermiş. Ve kargaların davranışlarını izleyerek, meteorolojik tahminlerde bulunmaya çalışırlarmış.
Kumarhane de var, ama, bazı zamanlar açık bazı zamanlar kapalı, bunun nedeni ise, karasularında bulunduğumuz ülkelerin yasal statüler imiş.
Eğer yemek konusunda çok seçici değilseniz, aç kalmanız mümkün değil.  Farklı koşullarda, her duruma uygun 4 restoran var.
1.      Lido Restoran : Açık büfe, self service, bornozla bile yemek alabilirsiniz (bizim favorimizdi)
2.     Rotterdam Restoran : Suit ve verandah kamaralarının müşterileri sürekli, formal gecelerde ise tüm müşteriler girebiliyor. Normal geceler de bile, düzgün bir kıyafet isteniyor. Garsonlar sipariş alıyor ve yemeği servis ediyor, ama biz pek sevmedik, çünkü, menuye bakarak seçtiğiniz yemek hayal ettiğiniz yemekle aynı olmayabiliyor.
3.     Canoletti – İtalyan restoran : Tek farkı yemeklerin yanında makarna verilmesi.
4.     Pinacle – Grill Restoran : Fark ücreti ödenen ve o ücreit hak eden bir restoran. Baş başa romantik akşam yemeği için ideal.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder